Bir varmış, bir yokmuş. Uzak diyarların birinde, mavi suların çevrelediği küçük bir ada varmış. Bu adada, dalgalarla şarkı söyleyen yunuslar, rengârenk balıklarla dans eden mercanlar ve altın kumların üzerinde oyun oynayan çocuklar yaşarmış. Ancak adanın en büyük sırrı, efsanelerde anlatılan Denizin Kalbi’ymiş.
Denizin Kalbi, derinliklerde saklı, ışıldayan büyülü bir inciymiş. Efsaneye göre, bu inci adaya sonsuz huzur ve bereket getirirmiş. Ama çok uzun yıllardır kimse onu görmemiş, hatta bazıları bunun sadece bir masal olduğunu düşünüyormuş.
Küçük bir balıkçı kasabasında yaşayan Lara, macerayı çok seven cesur bir kızmış. Büyükbabası ona her gece Denizin Kalbi’nin hikâyelerini anlatırmış. Lara, bu sırrı keşfetmeye karar vermiş ve büyükannesinden ona özel olarak dokunmuş bir dalış kıyafeti almış.
Bir sabah güneş yeni doğarken Lara, en iyi arkadaşı deniz kaplumbağası Koda ile birlikte denize açılmış. Derinlere daldıkça suyun altındaki dünyaya hayran kalmış. Parlayan deniz anaları, kayanın arasına saklanan ahtapotlar ve ışıldayan küçük balıklarla çevriliymiş. Ama Denizin Kalbi hâlâ görünmüyormuş.
O sırada Lara, büyük bir batık gemi fark etmiş. Geminin içinde eski haritalarla dolu bir sandık bulmuş. Haritayı dikkatle incelediğinde, Denizin Kalbi’ne giden yolun gösterildiğini fark etmiş. Ama yol tehlikelerle doluymuş!
İlk olarak, “Şarkı Söyleyen Mağara”dan geçmeleri gerekiyormuş. Bu mağara, suyun içinde yankılanan melodilerle biliniyormuş. Lara içeri girdiğinde, suların titreştiğini ve melodilerin arttığını hissetmiş. Şarkıya eşlik edince mağaranın gizli kapısı açılmış ve yoluna devam etmiş.
İkinci durak “Kayıp Mercan Ormanı”ymış. Burası o kadar yoğundu ki içinden geçen herkes yönünü kaybedermiş. Ama Lara, Koda’nın güçlü hafızasına güvenmiş. Koda, Lara’yı en parlak mercanlara doğru yönlendirmiş ve sonunda ormandan çıkmayı başarmışlar.
Sonunda, “Gizemli Denizaltı Vadisi”ne varmışlar. Burası adeta başka bir dünyaymış. Parlak deniz yıldızları, taşların arasında saklanan minik deniz ejderhaları ve en ortada, büyük bir kayanın içinde Denizin Kalbi parlıyormuş!
Ancak inciyi almak kolay değilmiş. Dev bir mürekkep balığı, onu koruyormuş. Lara korkmuş ama geri adım atmamış. Mürekkep balığının yanına yaklaşıp, “Seni rahatsız etmek istemiyorum, sadece adama huzuru geri getirmek istiyorum,” demiş.
Mürekkep balığı Lara’nın cesaretine ve iyi niyetine hayran kalmış ve inciyi ona uzatmış. Lara, Denizin Kalbi’ni aldıktan sonra hızla yüzeye çıkmış ve adaya geri dönmüş.
O andan sonra, ada halkı büyük bir kutlama yapmış. Denizin Kalbi yerine konduğunda, adanın suları eskisinden de parlak olmuş ve balıkçılar artık daha bol balık avlamaya başlamış. Lara, cesareti ve kalbinin saflığı sayesinde efsaneyi gerçeğe dönüştürmüş.
Ve böylece, Denizin Kalbi adayı sonsuza kadar korumuş ve Lara’nın macerası herkesin dillerine destan olmuş.
